25 Aralık 2012 Salı

AYDIN’LI ARKADAŞIMIZ….

 
 
Yıllar önce, kış mevsiminde Ortaköy’de sahilde buluşmuştuk arkadaşlarla, Isınmak içinde, kanyak içmiştik, sokakta,. Oradan hatırlıyorum, içtiğin anda, içine bir sıcaklık yayılıyordu. Fiziki olarak hissediyordun, kanyağın geçtiği yeri. Güzel bir parça dinlediğimde de hissederim onu. Söz ve seslerin, hızlıca hareket edip, kalbime değdiğini hissederim. Bu aralar, hiçbir müzik beni öyle etkilemiyor, dokunamıyor içime. Daha çok maddi şeylerle ilgileniyorum, arsa-konut fiyatları,borsanın yükselmesi veya azalması, altının düşmesi veya yükselmesi çok dikkatimi çekiyor. Onunla ilgili makaleler okuyorum. Twitterda, borsa yorumlarına bakıyorum. Gün içinde, sanki sevgiliden bir mail gelmiş gibi heyecanlanıyorum, borsa işlemlerine girdiğimde. Yükseliş işaretini gördüğümde, yüzüm gülüyor. Bu aralar bu durumdayım. Arkada nasıl bir duygu çatışması varsa, bilinçaltım çok gerilere atmış duygularımı.
Bu gün çok sevdiğim bir arkadaşım aradı beni. Bizim bloğumuzu öğrenmiş, yazılarımızı okumuş. Ona bir sürpriz yapmak istedim. Burada onun benim için ne kadar değerli olduğunu yazayım istedim. Ama, yukarıda anlattığım durumdan ötürü, yeterince ifade edemezsem , diye de tedirginim. Bu nedenle, en baştan belirteyim ki, canım arkadaşım, bu yazıyı, yazarken, hiçbir duygu emaresi yok içimde. Sana karşı hep hissettiğimşeyleri, aklımda kalanları yazacağım. Çok etkileyici olmayacak ama, inan çok gerçek olacak.
Seninle, tanıştığım anıhatırlıyorum, hayal meyal, Kuzguncuk’ta, Nergis’in iş arkadaşı olarak tanıştık. Ama, o zamanlara ait, çok anı yok aklımda. Hep ben arkadaşıma gittiğimde, tesadüfen karşılaşırdık seninle ve ev arkadaşınla. İlk birlikte, bir şeyler yapmayı planlamamız yıllar sonrasına denk gelir herhalde. Aklımda, seninle birlikte gezdiğimiz, Karaköy gezisi var mesela. Ne etkileyiciydi, o gezi. Durmadan yürüyoruz, konuşuyoruz, bu arada gezdiğimiz yerlerle ilgili bir şeyler anlatıyorsun sen. Gün Batmadan Önce filmindeki gibi ama iki sevgili arasında değil, iki yakın arkadaş arasında geçiyor ve iki hem cins olduğu için, ilişkilerle ilgili çok objektif yorumlar yapılıyor. Bence, kayıt edilmesi gereken bir geziydi. Ama, şimdi aklıma bir de yine Beşiktaş’ta buluşup, Ortaköy’e gidişimiz geldi aklıma. Sonra Rumelihisarına’da gitmiştik galiba. Seninle yollara düşmek güzel be arkadaşım.
Sonra, bilmem kaç kere Kadıköy’de tesadüfen karşılaşmalarımız. Ne kadar güzel değil mi? O kadar çok tesadüfen karşılaştık ki, artık ne zaman Kadıköy’e gidip, benimle karşılaşamasan beni arıyorsun?. Çok hoşuma gidiyor bu. Yıllardır, başka şehirde yaşamama rağmen, arada beni arayıp, ben Kadıköy’deyim son yoksun demen, çok mutlu ediyor beni.
Seninle ilgili hatırladığımşeylerden biri de,iş aradığın dönemlere aitti. Haydarpaşa’ya gidip, trenlere bakıp bakıp, “Ben bu ülkeden gitmek istiyorum” dediğini ve bir bira içtiğini anlatmıştın bana. O kadar içten anlatmıştın ki, o garda, trenlere seninle beraber bakmışım gibi gelmişti. Seninle ilgili, aklımdaki bütün anılarıyazmayayım değil mi?
Arkadaşlık, dostluk yönünden çokşanslıyım aslında. Bütün arkadaşlıklarımın içten ve samimi olduğunu düşünüyorum. Tıpkı seninle olduğu gibi güzel sohbetler ediyorum arkadaşlarımla. Ancak, senin bir farkın var. Sen aynı zamanda çok eğlenceli ve keyiflisinde. Bu bloğu birlikte hazırladığımız arkadaşlarımız, biz mesela birbirimiz şaşırtmayız, ne konuşacağımız, hangi olaya nasıl baktığımız az çok bellidir. Oysa, sen beni hala şaşırtıyorsun. Beni, Karaköy’de yaycıların yanmış iş hanını gezdirirken, oradan, bak sana çok güzel bir yer gösterecem diye, çıkarttığın, bir binanın teras katında, karşıma İstanbul’u çıkartıyorsun. Tamamen, Kataköy kalabalığı, gürültüsü, curcunası. Ama, ben bütün kalabalıklardan uzaktayım. Hem içindeyim, çemberin hem de dışında. Üstelik gezdiğimiz bütün bu yerler, parayla veya, imkanla gidilen yerler değil. Sadece bilenlerin gidebileceği yerlere götürüyorsun beni. Bu gerçekten çok özel hissettiriyor insanı.
Bir de bana önerdiğin kitaplar var. Örneğin Kıskanmak Kitabı. Biliyor musun, işyerinde bir arkadaşıma önerdim bu kitabı. Seni anlattım, ona. Her seferinde soruyor, başka önerdiği bir kitap var mı? diye. Nahid Sırrı Örik, Türk Edebiyatından görmediği vefayı senden gördü. Ayrıca, Görme Biçimleri kitabı da senin sayende okuduğum güzel bir kitaptı.
Seninle yaşadığım zamanların, benim için ne kadar değerli olduğunu sana pek belli edememiş olabilirim, Ama, sen benim için gerçekten çok değerlisin, çok özelsin.
Canım arkadaşım, hani derler ya, bu dünyadan göçerken, bütün hayatın gözlerinin önünden film şeriti gibi geçer, işte ben o filmi izlediğimde, içinde sen de olacaksın. Bilemiyorum nasıl bir sahne olacak, ama keyifli ve anlamlıolacağı kesin. Çünkü sen benim hayatıma güzellik katıyorsun, her açıdan. Sen, Aydın’lıları sevme sebebimsin. İyi ki varsın. İyi ki, arkadaşız.
Sevgilerimle, 
Piraye 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder